Daha önce yabancı
kaynaklardan ve Anzakların anılarından yapılan aktarmalarla nasıl başlandığı ve
ilk günleri açıklanan Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusunun Nisan’da yaptığı
çıkarmanın temel amacı önce, Kabatepe ile KüçükArıburnu arasındaki kumsallık
bölgeye çıkmaktı. İlk aşamada Conkbayırı- Kocaçimentepe çizgisi denetim altına
alınıp, oradan Maltepe bölgesi ele geçirilecek, böylece, Kuzeyde’ki Türk
kuvvetlerinin Güneyde, Seddülbahir bölgesindeki Türk birliklerine yardımı
engellenmiş olacaktı.
25 Nisan sabahı
savaş gemilerinin, Türk mevzilerini sürekli vuran koruyucu ateş altında, Anzak
Kolordusu’nun 1. Tugayından 1500 kişilik ilk hücum dalgası, çıkarma botlarının
bir şekilde kuzeye kayması sonucu, saat 05.00’te, Kabatepe bölgesi yerine Arıburnu
kesimine çıkmak zorunda kalır. |

Anzak Koyu
|
Bu noktada kıyı gözetlemesi yapan bir
Türk takımının direnişine karşın, karaya çıkan Anzak birlikleri belirli bir
noktaya kadar ilerler. Diğer taraftan, Bigalı’da bulunan ordu yedeği 19. Tümen,
24-25 Nisan gecesi Conkbayırı yönünde tatbikat yapmakta idi. Gün ağarırken,
Arıburnu yönünden top seslerinin gelmesi üzerine, 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, bir çıkarma yapıldığını
anlayıp durumu Ordu Komutanına bildirir, ancak bir yanıt alamaz. Durum çok kritiktir. Mustafa Kemal, kıyıda çok zayıf gözetleme ve
koruma birlikleri olduğunu düşünerek ve geniş bir sahile yayılmış olan 27. Alayın
da, ağır kayıplar verdiği haberini alınca, düşmanın Conkbayırı-Kocaçimentepe
çizgisi ve uzantısını ele geçirmesi durumunda, onarılamayacak durumlarla
karşılaşacağını kavrar. Ordudan emir gelmemiş olmasına karşın girişimi ele
alıp tüm sorumluluğu yüklenerek, 57.Alayı bir batarya ile Kocaçimentepe yönünde
harekete geçirir. Kendisi de durumu izlemek üzere Conkbayırı’na çıktığında,,
Arıburnu kesiminden bazı askerlerin çekilmekte olduklarını ve düşman birliklerinin
de bunları izlediklerini görür.
O anı Mustafa
Kemal, Ruşen Eşref Ünaydın ile yaptığı görüşme sırasında şöyle
anlatmaktadır.
“...Bu esnada Conkbayırının
güneyindeki 261 rakımlı tepeden sahilin gözetleme ve korunmasıyla görevli olarak
orada bulunan bir müfreze askerin Conkbayırına doğru koşmakta, kaçmakta olduğunu
gördüm... Bu askerlerin önüne kendim çıkarak:
-Niçin kaçıyorsunuz ? dedim.
-Efendim düşman dediler!
-Nerede?
-İşte! diye 261 rakımlı tepeyi
gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı kuvveti
261 rakımlı tepeye yaklaşmış ve tam bir serbestlik içinde ileriye doğru
yürüyordu. Şimdi vaziyeti düşünün. Ben kuvvetleri (geride) bırakmışım, askerler
on dakika istirahat etsin diye...Düşman da bu tepeye gelmiş...Demek ki düşman bana
benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim yere gelse kuvvetlerim çok kötü bir
duruma düşecekti. O zaman artık bilemiyorum, bilinçli bir düşünme ile midir, yoksa
önsezi ile midir, bilmiyorum. Kaçan askerlere:
- Düşmandan kaçılmaz, dedim.
- Cephanemiz kalmadı, dediler.
- Cephaneniz yoksa süngünüz var,dedim.
Ve bağırarak bunlara süngü taktırdım.
Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırına doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile
dağ bataryasının yetişebilen askerlerinin ‘ marş marşla’ benim bulunduğum yere
gelmeleri için, yanımdaki emir subayını geriye yolladım. Bu askerler süngü takıp
yere yatınca, düşman askerleri de yere yattı. Kazandığımız an, bu andır...”
Gerçekten de, çekilen Türk askerleri
mevzi alınca, karşı taraf ta mevzi alıp duraklar. Böylece, 57. Alay Öncü
Bölüğü'nün Conkbayırı’na yerleşmesi için gereken süre kazanılmış olur.
İşte bu an, Çanakkale Savaşları Kara Harekatı’nın kaderini belirleyen önemli
anlardan birisidir. Böylesine önemli anda kilit rolü oynayan kişi ise, tartışmasız Mustafa Kemal’dir. Bu husus, Çanakkale Savaşları
tarihiyle uğralan Türk ve yabancı bütün uzmanlar tarafından doğrulanıp
vurgulanmaktadır.
Daha sonra, Kolordu Komutanı Esat Paşa'nın izniyle, 27. Alay’dan geri kalan birlikleri
de emrine alan Tümen Komutanı Mustafa Kemal,
karşı saldırıya geçmek üzere 57.Alay'a şu emri verir :
“ Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi
emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve
komutanlar kaim olabilir.”
25 Nisan 1915 günü, vakit ikindiye
yaklaşırken, ilk çıkarma kademesi olan tümenin sahile çıkışı da
tamamlanmıştır. Ne var ki, 27. Alayın birlikleri ve 57. Alayın yaptığı karşı
saldırı ile süngü hücumları sonucu Anzaklar çok sayıda kayıp vermiş ve sahile
çekilmişler, kritik ve endişeli anlar yaşamaktadırlar. Gene de gün batarken, Anzak
Kolordusu’nun sahile çıkan Tümeni, Arıburnu’nun sarp yamaç ve tepelerinde
yerleşme olanağı bulur. Bu tarihten başlayarak harekat, 1915’in Ağustos ayına
kadar dört ay boyunca, Conkbayırı- Kocaçimentepe-kabatepe bölgelerinde, tarafların
karşılıklı saldırı ve özellikle gece yapılan süngü hücumlarıyla, yakın
boğuşmalar şeklinde ve çok kanlı çarpışmalarla geçecektir. Bu çarpışmalar
sırasında Türkler de, Anzaklar da ağır kayıplar vermişlerdir. Ağustos ile birlikte
ise savaş şiddetli çarpışmalara dönüşür. Tıpkı Seddülbahir’de olduğu gibi,
Anzak ordusu da taarruz hedeflerine varamamış, çıktıkları yerlerde 3-4 km.lik bir
mesafe ilerleyip, boşaltmaya kadar da o noktada kalmışlardır. |
 |