Çanakkale
- Haliloğlu Köyü'nden
1309 (1893)'da doğdum. 88 yaşındayım. Balkan'ı gördüm. Arıburnu'nu, Muş
cephesinde Rus'u, Halep taraflarını da gördüm. Önce Eceabattaydık. Kabatepe'ye
keşif koluna gittik. Kabatepe'de İngiliz gemileri geldiler. Şamadıra bıraktılar.
Bizimkiler kayalıklarda şamandıraları topladılar. Bir hafta sonra İngilizler
geldiler. Ben nöbet yerindeydim. Sabaha karşıydı. İmroz'un her yanı ateşler içinde
kaldı. Haber verdim. Nöbet onbaşısına. Çavuşlar, subaylar hepsi geldiler.
İngilizler asker çıkarmaya başladılar. Şamandıraları bıraktıkları yerlere.
Mavnalara dolduruyorlar askerleri. Karaya çıkarıyorlar. Harp gemileri de denizde.
Arıburnu taraflarına çıkıyorlar. Bizim 4. Bölük Arıburnu'ndaydı. Çiğnemiş
gavur onları. Biz Kabatepe'deyiz, bakıyoruz. Bizim toplarımız vardı yanımızda, 4
tane top. Toplar ateş ediyordu. Gavurun mavnalarını karaya çıkarken ortadan
bölübölüverirken gördüm. Dik yarlar var. Böyle bir yarın kenarından görüyorum.
2-3 gün durduk orada. Aldılar bizi de. Saat dokuzda hücum yaptırdılar Kanlı
Sırt'ta. Kanlı Sırt'a bir de varmıştık ki, ortalık hazır gibi insan ölüsü.
Onların aralarından sürünerek aştık öteki yüze. Gavurun süngüleri görünüyor
istihkamlarında. Orada ateş ederken yanımdaki bütün arkadaşlarım şehit oldular.
Bir ben kaldım. "Ben de vurulurum burada" diye düşündüm hep. Kafamı
kaldırmışım biraz herhalde. Kafama "Küttek" bir taş vurdu. Yüzbaşım
geldi. "Gidebileceksen git" dedi. Bıraktım tüfeğimi. Elden ele beni
geçirdiler... Gittim. Benim başıma taş değil de, şarapnel parçası gelmiş.
Barmış kalmış. Biga'ya Demetoka Hastanesine gönderdiler. Orada çıkardılar
şarapnel parçasını. 60 sene oluyor çıkarılalı. Demetoka'da bir ay kaldım.
Tekrar geldik Arıburnu'na. Giriverdik cepheye... 8 ay kaldık. 8 ay istihkamlarda durduk.
İngilizler tünel kazdılar. Lağım ateşlediler. Dünyanın toprağını üstümüze
kaldırdılar. Hiçbir şey olmadı gene de.
Çok hücum yaptık. İstihkamdan çıkarıyorlar dışarı. Hadi bakalım hücum...
Hücum... Süngü hücumu. Süngüleri takıyorum. İstihkamdan çıkıyoruz. Gavurun
istihkamı 20 adım. Onların istihkamlarına varmadan gavur öldürüyor seni. Nereye
gideceksin? Enver Paşa hücum yaptırıyor zorla. Enver Paşa'yı gördüm, oralara
gelmişti. Harbiye Nazırı idi.
Arıburnu'nda Şefik Bey Alay Kumandanımızdı bizim. Gavur, asker çıkarırken 9.
Fırka Kumandanı emir veremedi. Şefik Bey kendi emriyle koydu bizi muharebeye. Şefik
Bey başımızda 9 ay durdu. Bir de mülazim Kemal Bey vardı şehit olmuştu. Ben piyade
idim. 27. Alay, 2. Tabur, 2. Bölük, 2. Takım'ın 9. Mangasındayım. Elimde Alaman
mavzeri vardı.
Gavur sonra Anafarta'ya asker çıkardı. Biz gitmedik Anafarta'ya. Düşman ordan da
hücum etti... Geçemediler... 9 ay durduk... Geçirmedik kafiri Çanakkale'den.
.....
Bir gece keşif koluna gönderdiler bizi, iki kişiyiz... Gebeçınar Köyü'nden Mehmet
Dayı vardı yanımda. Zifir gibi karanlık bir gece. Vardık gavurun siperine...
Dinledik. Gavurlar "mınır mınır" konuşuyorlar. Geri döndük. Geri
dönerken bir gavur ölüsünün üzerine bastık. Matrası falan tangur tungur etti. Gürültü oldu... Gavurlar siperlerinden başladılar üzerimize ateş etmeye... kaçamadık. Birer top mermisi çukuru bulup sindik içlerine. Dört saat sonra ateş
yatıştı da çıkabildik dışarıya. 27. Alayın mevziilerini bulamadık. 72. Alayın
mevziilerine düşmüşüz. O gece 27. Alayda parola "Kasatura" idi. Gavur o
gece sabaha karşı kaçmış gitmiş. Dört gün daha durduk orada biz. Aldılar bizi
Kırklareli'ne getirdiler. Kırklareli'nde biz 2 günlük peksimetle, 250'şer mermi
verdiler. Arkamızda 30 okka yük. Çıktık hıdrellezde yola, Mart'ın 1'inde
Diyarbakır'a vardık. Hep yayan. Diyarbakır'da yeni birlikler teşkil ettiler. Ben 24.
Alay'ın, 3. Bölüğüne düştüm. Alay kumandanımız Süleyman Bey adında biriydi.
Muş cephesine vardık. Mevziilere girdik. Karşımızda Ruslar var. Bize hücum ettiler
bozdular. Sonra biz onlara hücum ettik. Rus'dan 2 tane top ele geçirdik. Onlar
hayvanlarını süngüleye süngüleye Muş'a çekildiler. Ruslar geri çekilmeye devam
ediyorlar. Fakat geriye bir takım asker bırakmışlar. Bu takım bize hücumlar
yapıyor, oyalıyor bizi... Biz de arkadan kovalıyoruz Rus kuvvetlerini... derken, Ruslar
bize asıl kuvvetleriyle tekrar hücuma geçtiler. Biz bozulduk, üç gün geriye
kaçtık. Batıya... Billuriye'ye geldik... 15 gün sonra biz hücum ettik Ruslara...
Ruslar geriye çekildiler. O sırada Ruslar içlerinden bozulmuşlar. Muş'a kadar
Rusların ardından gittik... Muş'ta durduk...
Ben Muş'ta piyadeden, gönüllü olarak makinalı tüfeğe geçtim. Orada bir kış
geçirdik... Geçirdik ama nasıl?...
Bir açlık... Bir açlık... O kadar işte... Ayaklarımızdaki çarıkların derilerini
yiyoruz. At, mat eti de çok yedik... Ölü mü, canlı mı, sorma gari... Ben makinalıya
geçtim demiştim ya... Hayvanların yeminden alıp kavurup yiyoruz. Yok ki başka bir
şey... Ne yiyeceksin?
Bizim bir küçük Zabit vardı... Zeki Efendi. Aç kalmış. Herkes aç. Bana dedi ki:
"Bana da kavuruver de ben de yiyeyim." Kavuruverdim... hayvanların yeminden...
O da yedi... Sani Milazim'di.
Benim makinalı tüfek kızaklı makinalıydı. Alaman malı... Makinalı da iken savaş
olmadı. 17. Alaya teslim ettik Şam'a giderken makinalıyı.
İngiliz hücum etmiş Şam taraflarında. Yüzbaşımız Cemil Bey telgraf çekti.
"Gelliyoruz" diye Halep'e kadar yürüdük.
Halep'te Yüzbaşımız Cemil Bey'in yanında 8 ay durdum. Biz bozulunca Arabistan'da
İngilizler her yeri teslim aldılar. Terk-i Silah oldu. Biz de Adana'ya geldik. Sonra
Konya'ya geldik. Ben Alaşehir'den teskeremi alıp köye geldim.
Halep'te İaşe Zabiti Remzi Efendi'nin verdiği atlara baktım. Ötede beride
otlatırdım atları. 3 ay da hastanede yattım. Sürgün olmuşum. Bir türlü
sürgünüm kesilmedi.
.....
Yunan çıktığında İzmir'e biz köydeydik. Burada biz İngilizlerin elindeydik.
Anadolu'ya Kuvayı Milliye'ye gidemedik. İngilizler köyümüze avlanmaya gelirlerdi.
Çanakkale'deki İngilizler. Bazı da İngiliz Süvarileri köyden geçip giderlerdi.
Çan'ın Bahadırlı Köyü'nde İngilizlerin bir zararını görmedik biz. Çanakkale'ye
tel örgüden girip çıkardık.
.....
Atatürk'ü görmedim.
Yalnız Şerbetli Köyünden Adem vardı. O Atatürk'ün yanında durmuş. Borazanmış...
Anlatırdı. "Grup Kumandanımızdı" diye.
....
Arıburnu'na babam da geldi benim yanıma. Beni dolaşmaya gelmişti. O da aynalı
tüfekle ateş etmişti düşmana.
Aynalı tüfek dediğim aynı elimizdeki tüfeklerden de, önlü arkalı iki tane aynası
var. Aynalarından bakıyoruz düşmana doğru.
Babam helva, yoğurt, yumurta getirmişti. Daha başka arkadaşların da babaları
gelirlerdi... tabii yakın yerlerdekiler... Buradakiler...
Babam: "Bunlarda, bu evlatlarda umut yok. Bunlar buralarda kalırlar..." derdi.
Ateşin içinde nasıl umut olsun?
8 ay boyunca 24 saat ateş hattında, 24 saat geride istihkamda durdurduk. İstihkamın
içine kaç defa bomba düşmüştü. Böyle çok arkadaşımız şehit oldu gitti.
Sigara paketleri atarlardı gavurlar bizim istihkamlarımıza.
Birinde İngilizler, kavurma kutusuna barut ve fişek doldurup, fitilini ateşleyip bizim
istihkama attılar. Fısır fısır yanıyor kutu istihkamın içinde. Biz kaçayım
derken dirsek siperini yıktık. 7 kişi bu yıkıntının altında kaldık. Kutunun
lehimleri eriyince açılıverdi... Deste deste fişekler yayılakaldı orta yerde.
Kimseye bir şey olmamıştı. Masal gibi hep bunlar...
İstanbul'dan Muş'a, Muş'tan Halep'e yayan gittik. Potinlerimizin altı tahta idi.
Takunya gibi. Tahtalar dağılıverdi de, potinlerle çıplak ayak yürüdük... Sonra
sığır çarığı dağıttılar... Çarıklar da çıkıçıkıverirdi
ayaklarımızdan... Çok çile çektik.
.....
Balkan Harbi'nde, İstanbul'da Eski Saray'da talimhaneydi. İçinde yangın kulesi filan
var. Mahmut Şevket Paşa Harbiye Nazırıydı. Mahmut Şevket Paşa'yı bizim talimhaneye
geldiğinde görmüştüm.
Mahmut Şevket Paşa'yı Beyazıt önünde öldürdüler. Topal Tevfik diye biri
öldürmüştü. Beyazıt Meydanı'na 24 tane darağacı dikildi bir gece sabaha karşı.
Ben de darağaçları diken askerler arasındaydım. O ara marangozhanede
çalışıyordum. Topal Tevfik dedikleri adamın asılışını Eski Sarayın
bahçesindeki parmaklıkların arasından gördüm. Topal Tevfik, 12. olarak asıldı.
Darağacına çıkarılırken "Domuzun başını öldürdüm. Yaşasın millet bin
sene" diye bağırdı. Birincide urgan koptuydu. İkincide astılardı. Ölüsü
dört saat sallandı durdu meydanda.
...
Sultan Reşat'ı da gördüm. Ak sakallı bir ihtiyardı.
Edirne muhasaradaydı. Babam 100 Osmanlı lirası bedel verdi de ben köye döndüm.
Babmın ödediği bedelle teskere alıp köye döndükten 7 ay sonra seferberlik
açıldı. Bizi tekrar askere aldılar. Arıburnu'na gittim. İngiliz bir sene sonra yaza
karşı asker çıkardı. 18 Mart'ta Arıburnu'ndaydım, top seslerini oradan duydum.
...
Askere gitmeden evlendim. Nine sağ. Esma adı. İki kızım bir oğlum olmuştu.
Kızlardan bir öldü. Altı torunum var şimdi. Sağlığım iyi. Bir şikayetim yok.
Maaş filan almıyorum. Madalyam yok. |
 |